İnternet Dolandırıcılığı Suçu Süreç ve Şikayet Dilekçesi

İnternet Dolandırıcılığı Suçu Süreç ve Şikayet Dilekçesi

Yargı yetkisi devletegemenliğinin bir sonucu olduğu için, bu yönde bir hükmün herhangi bir kanundayer almasına da gerek yoktur. Maddesinde “yargı yetkisinin Türkmilleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı” ifadesi, yargı yetkisininyer yönünden uygulanmasını değil, kimler tarafından uygulanacağınıgöstermektedir. Devlet, egemenlik ve yargı yetkisini esasen cezalandırmakyetkisiyle gösterdiği için yargı yetkisinin yer yönünden sınırları Türk CezaKanunu’nda (TCK) “Genel Hükümler” başlıklı birinci kitapta, “Kanunun UygulamaAlanı” başlıklı ikinci kısımda, 8. Ve devamı maddelerde düzenlenmiştir. Bu tanım incelendiğinde sosyal etkileşim amacına yönelik metin,görüntü, ses ve konum gibi verileri oluşturmalarına, görüntülemelerine veyapaylaşmalarına imkân sağlayan gerçek ve tüzel kişilerden söz edilmektedir.Ancak sosyal etkileşim kavramı tanımlanmadığından somut olarak hangiplatformların tanım kapsamına girdiğini tespit etmek neredeyse imkansızdır. Bumuğlaklık idareye yükümlülük sahibi kişileri belirlemede geniş bir takdiryetkisi vermekte ve yasada öngörülen yaptırımları uygulama bakımından keyfidavranma ihtimalini beraberinde getirmektedir. Örneğin, okuyucu yorumlarınaimkân veren blogların tanım kapsamına girip girmediği anlaşılmamaktadır. Aynışekilde internet haber PinUp pin up giris veya internet gazeteleri, internetten yayınyapan radyo ve televizyonlar gibi okuyucuların görüş açıklama ve yorumyapmasına imkân veren sitelerin açıkça istisna tutulmamış olması dolayısıylasosyal ağ sağlayıcı kavramı içine sokulması mümkün gözükmektedir.

Bu kural sosyal ağ sağlayıcının Türkiye’de temsilci atamasıönkoşuluna dayanmaktadır. Yukarıda birinci ve ikinci fıkralara ilişkinaçıklamalarda temsilci atama yükümlülüğünün anayasaya aykırı olduğu ayrıntılıbir şekilde açıklanmıştır. Dolayısıyla aynı anayasaya aykırılık nedenleri bufıkra açısından da geçerlidir. Bir özel şirkete kişilerin ifade ve haberleşme özgürlüklerinemüdahale yükümlülüğü öngören böyle bir düzenlemenin Birleşmiş Milletler İfadeÖzgürlüğü Özel Raportörü David Kaye tarafından Alman NetzDG yasasıyla ilgiliolarak dile getirdiği bütün sakıncaları içermektedir ve Anayasanın 22 ve 26. Maddelerindegüvence altına alınan temel hakları ihlal etmektedir. Ve 9/A maddelerinde kişilik haklarının ve özelhayat hakkının ihlal edildiğini ileri süren kişiler için bu haklarına yönelikihlalin kaldırılmasını isteyebilecekleri hızlı hak arama mekanizmalarıöngörülmüştür. O mekanizmalar hala yürürlükteyken bir de ek 4. Madde iledoğrudan sosyal ağ sağlayıcılara başvuru olanağı tanınmaktadır. Bu nedenle 7253 sayılı Kanunun 6.

Maddesinde “Herkes, dilediği alandaçalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmakserbesttir. Devlet, özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyalamaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacaktedbirleri alır.” denilmektedir. Söz konusu madde kapsamında teşebbüs özgürlüğügüvence altına alınmıştır. Bu hakka yönelik müdahalelerin de kanunlaöngörülmesi zorunludur. Ne var ki, yukarıda açıklanan belirsizlik bu hakbakımından da kanunla müdahale ilkesine aykırılık oluşturmaktadır ve kural bunedenle Anayasanın 48. Kuralın atıfyaptığı (3) numaralı fıkrada yer verilen “diğer iletişim araçları”nınneler olduğu belirsizdir. Dahası bu belirsizlik bildirimin yazılı olupolmayacağı noktasında da ortaya çıkmaktadır.

  • Dördüncü fıkrada BTK başkanı tarafından verilen içeriğinçıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararlarının içerik yer ve erişimsağlayıcılara tebliğ edileceği ve uygulanmasının isteneceği, onbirinci fıkradaise bu kararı uygulamayan ilgili içerik, yer ve erişim sağlayıcısına BTKbaşkanı tarafından idari para cezası verileceği öngörülmektedir.
  • Hüküm ile yer sağlayıcılara yönelik bir tazminat sorumluluğugetirilmektedir.
  • Ancak bu hükümlerin uygulanmasında kamuya mal olmuş kişilereyönelik eleştiri ve ifade özgürlüğü kapsamındaki değerlendirmeler muaftutulmuştur.

Eğer bahis oynatılan aynı iş yerinde ayrıca kumar oynatıldığına dair delil yoksa, bahis de Türk Ceza Kanununun 228/6 maddesi anlamında bir tür kumar olduğundan sadece 7258’den işlem yapılacak, eğer marsPinUp giriş https://www.benito-mussolini.com/ yanında kumar da oynatıldığı tespit edilmiş ise her iki suçtan da cezalandırma yoluna gidilecektir. Daha önce de belirtildiği gibi failin mağdura ait hesaba mağdurun iradesini sakatlayarak hile ve desise ile erişim sağladığına dair bir veri, müşteki beyanı veya teknik delillere göre bir tespit var ise artık suç bilişim suretiyle hırsızlık değil, bilişim suretiyle dolandırıcılık olacaktır. Zira, nihayetinde Türk Ceza Kanununun 141. Maddesinde tanımlanan hırsızlık suçunun mağdura ait herhangi bir maddi değeri bulunan malın rızası dışında bulunduğu yerden hakimiyet alanına alınması ile birlikte oluşması karşısında, mağdurun iradesinin hile ve desise ile sakatlanarak bir malın teslimi ya da failin egemenlik alanına geçirilmesi durumlarında dolandırıcılık suçunun yasal unsurları oluşacaktır. Maddesinin üçüncü fıkrasında “Kanun,Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya dabunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihteyürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğegireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetedeyayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.” denilmekte, 6216 sayılıKanun’un 66. Maddesinin (3) numaralı fıkrasında da bu kural tekrarlanmaksuretiyle Anayasa Mahkemesinin gerekli gördüğü hâllerde Resmî Gazete’deyayımlandığı günden başlayarak iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi biryılı geçmemek üzere ayrıca kararlaştırabileceği belirtilmektedir. 6/A maddesinin (10) numaralı fıkrası uyarıncainternet servis sağlayıcılarının faaliyette bulunabilmeleri için Erişim SağlayıcılarıBirliğine üye olma yükümlülüğü bulunmaktadır. Söz konusu üye olma yükümlülüğükapsamında servis sağlayıcılarından, gerektiğinde kendilerine elektronik postaveya diğer iletişim araçlarıyla bildirim yapabilmesini mümkün kılacak iletişimbilgilerini Erişim Sağlayıcıları Birliğine bildirmelerinin istenebileceği deaçıktır.

Ve 13.maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Maddesinin üçüncü fıkrasında idariişlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim tarihindenbaşlayacağı öngörülmek suretiyle idari işlemlere karşı dava açma süresininbaşlangıcı yönünden farklı bir yasal düzenleme getirilmesine imkântanınmamıştır. İdari para cezalarına dayalı olarak tesis edilen işlemlere karşıaçılacak davalarda dava açma süresinin başlangıcına ilişkin olarak getirilenyasal düzenlemeler de Anayasa’nın anılan maddesi kapsamında yer almaktadır. Anayasa’nın 36.maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmaksuretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ileadil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmüne yer verilmek suretiyle hak aramaözgürlüğü güvence altına alınmıştır. Böyle bir yükümlülük getirilmesinin nedeni yasada açıklanmamışolmakla birlikte kamu otoritelerinin gerektiğinde bu verilere el koymasınaimkân vermek olduğu anlaşılmaktadır. Ancak bu başta kişilerin kimliğinigizleyerek, yani anonim bir şekilde görüşlerini ifade etme özgürlüğünü tehditetmektedir. Daha da önemlisi bireylerin Anayasanın 25 ve 15. Maddesi kapsamında hiçbir sınırlamaya tabi olmayan ve mutlak birşekilde korunan görüş sahibi olma hakkını tehdit etmektedir. Nitekim maddeningerekçesinde de “Devlet, kamu yararı olan hallerde ve milli ekonominingerekleri ve sosyal amaçlarla özel teşebbüs özgürlüğüne sınırlamalargetirebilir.” denilerek, “millî ekonominin gerekleri” ve “sosyal amaçlar”ınözel teşebbüs özgürlüğü yönünden birer sınırlama sebebi olduğu vurgulanmıştır.

Bu kapsamda yer sağlayıcı bakımından uygulanabilecek olantedbir erişimin engellenmesidir. Hukuka aykırı içeriğin çıkarılması esas olarakiçerik sağlayıcısının yükümlülüğü olup bu kapsamda erişim ve yer sağlayıcılarınyükümlülüğü ikincildir. Verilen idari tedbirniteliğindeki erişim engellenmesi veya içeriğin çıkarılması kararlarına karşıidari yargıda dava açılacak, uygun sonuç alınamaması halinde AnayasaMahkemesine bireysel başvuru yapılacaktır. Bu sürecin ortalama on yıla yakınbir süre alacağı öngörülebilir. Bu doğrultuda devletin vatandaşlarını korumaya yönelik olaraksosyal ağ sağlayıcılara ilgili kişilerin kişilik hakkı ihlallerine ilişkinolarak başvurabileceği bir kanal oluşturması yerindedir. Ancak bu koruma halihazırda 5651 sayılı Kanun’un 9.

Kural uyarınca idari para cezalarının muhatabının yurt dışında bulunmasıhâlinde Kurum tarafından muhatabın internet sayfasındaki iletişim araçları,alan adı, IP adresi ve benzeri kaynaklarla elde edilen bilgiler üzerindenmuhataba elektronik posta veya diğer iletişim araçlarıyla da bildirimyapılabilecektir. Yurt içindeki muhataplar bakımından ise böyle bir bildirimusulü bulunmamaktadır. Kural, Kanun kapsamındaki idari para cezalarınınmuhatabının yurt dışında bulunması hâlinde Kurum tarafından muhatabın internetsayfasındaki iletişim araçları, alan adı, IP adresi ve benzeri kaynaklarla eldeedilen bilgiler üzerinden muhataba elektronik posta veya diğer iletişimaraçları ile bildirim yapılabilmesini mümkün kılmaktadır. Bu itibarla Kurum,Kanun kapsamındaki idari para cezalarının muhatabının yurt dışında bulunmasıhâlinde 7201 sayılı Kanun hükümlerine göre tebligat yapabileceği gibi internetsayfalarındaki iletişim araçları, alan adı, IP adresi ve benzeri kaynaklarlaelde edilen bilgiler üzerinden elektronik posta veya diğer iletişim araçlarıile de tebligat yapabilecektir. Maddesinin üçüncü fıkrasında idariişlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim tarihindenbaşlayacağı öngörülmüştür. Anılan düzenleme ile ilgilinin hakkında tesis edilenişlemin içeriğinden haberdar edilmesi ve bu yolla işleme karşı kullanabileceğidava açma hakkının korunması amaçlanmıştır. Hukuk devletinin temel unsurlarından biribelirliliktir. Hukuki güvenlikle bağlantılı olan hukuki belirlilik ilkesibireylerin hukuk kurallarını önceden bilmeleri, tutum ve davranışlarını bu kurallaragöre güvenle belirleyebilmeleri anlamını taşımaktadır. Bu nedenle anılan ilkeuyarınca yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi birduraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır,uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarınakarşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Alman Kanununda şikayetlerin incelenmesi için etraflı bir usulöngörülmüştür ve sosyal medya platformlarının her talebi kabul etme yükümlülüğüyoktur. Hukuka aykırı içerik şikayetlerini inceleme ve değerlendirme bakımındanplatformlara geniş yetkiler tanınmıştır.

Maddeleri içermektedir. Buna bağlı olarak bilişim dolandırıcılığı suçu nitelikli suç olarak değerlendirilmektedir. Dava dilekçesinde özetle,dava konusu kuralların uygulanmaları hâlinde telafisi güç veya imkânsızzararların doğabileceği belirtilerek yürürlüklerinin durdurulmasına kararverilmesi talep edilmiştir. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 13. Ve 48.maddelerine aykırı değildir. Bu itibarla teşebbüsözgürlüğüne sınırlama getiren kuralın belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilirnitelikte olduğu, dolayısıyla kanunilik ölçütünü sağladığı anlaşılmaktadır. Zühtü ARSLAN ve Engin YILDIRIM kuralın birinci ve üçüncücümleleri yönünden, Hasan Tahsin GÖKCAN ise kuralın birinci cümlesi yönünden bugörüşe katılmamışlardır. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 10., 13. Maddelerine aykırı değildir. Açıklanan nedenlerle kural Anayasanın 2., 13., 22., 26., 28. Maddelerine aykırıdr, iptal edilmesi gerekir.

Bu durumda, masumiyet karinesinin birinci boyutunu oluşturan ve birkimsenin suçlu olduğu kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla tespit edilene kadarona suçlu gibi muamele edilemeyeceğine ilişkin güvence anlamsız hâlegelmektedir. Bu bağlamda 5651 sayılı Kanunkapsamındaki idari para cezasının muhatapları olarak yurt içindekiler ile yurt dışındakilerin durumlarınınbenzer dolayısıyla da karşılaştırılmaya müsait olduğu görüldüğünden kurallabunlar arasında bir farklılık yaratıldığı söylenebilir. Dolayısıyla hukuk devletinin temel gereklerinden biri olanyasaların belirli olması ve hukuk sisteminin kendi içinde tutarlı birbiriyleuyumlu kurallar içermesi ilkesinin açıkça ihlal edildiği ortadadır. Bubelirsizlik aynı zamanda Anayasanın 38. Maddesinde öngörülen suçların vecezaların kanuniliği ilkesine de aykırıdır. Bu nedenle kural Anayasanın 2. Öte yandan zarar ve tazminat borçlar hukukuna ilişkin terimlerolup tazminatın istenebilmesi için zararın ispat edilmesi gerekmektedir. İspatedilen zararın maddi karşılığı ise çoğu zaman uyuşmazlık konusudur. Öyle ki buzararın hesaplanmasında mahkemeler çoğunlukla bilirkişi incelemesiyaptırmaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir